............Yollar bu kadar uzun olmasa belki....
30 Eylül 2009 Çarşamba
=Kuru Yalnızlık=
Yaşadığımız yazılarla anlatılan buruk bir aşktı.Sadece yazı...Birlikteyken bile yalnızdık biz.Elimizde kiler sınırlıydı:Yazı,hayal,bomboş bir oda,bomboş hayatlar,kırı bir yalnızlık sonu bilinmeyen.Hep aynı işte...Sadece buydu bize verilen.Birde...Birde bi aşk vardı.Sende varmıydı bilemem ama benim bir de aşkım vardı.Derin,yoğun,ilk,sonsuz ve karanlık...Herşeye umutla bağlanırken birden umutsuzluk alırdı bizi.Herşeyden koparırdı.Benim yoğun olarak tabir ettiğim ve bana hep buzlu donuk mavi rengi çağrıştıran anlar vardı yaşamak istediğim.Onlardan bir tanesi:''Sabahın erken saatinde uyanıp onu yanımda görüp,ona iyice sokulup uyumaya devam etmek.Yavaşça kokunun kanıma işleyip beni sarhoş etmesi...''Aslında seninle ilgili istediğim o kadar çok şey var ki! ''Ne istersen onu yapmak kölen olmak adeta.Ruhumda kanımda senin parçaların.Sadece sen! Mum ışığında kaybolmayı isterdim seninle aslında.Gölgelerimizin birleşimi, senin kokun, benim kokum...Ortak paydalarımız... Ttüsünün dumanını en derinlerimize çekişlerimiz.Renklerimiz,arzularımız... Loş odalarımız ve gecelerimiz,sabaha karşılarımız... Bazen birden sebebsizce sevinirdik ama sonra birden tekrar melankoli kaplardı kanımızı... Biz hep hayal ederdik ya yan yana oluşlarımızı mumlarla aydınlattığımız loş odamızda sırtsırta oturup gölgelerimizi izlediğimizi. Ne demişler hayaller gerçek olmak için vardır.Her hayal mutlaka gerçek olur... Hadi gel... Bi tütsü ol, dumanın ruhun olsun.Dumanını çekiyim ruhuma...Seni ruhumda saklıyım da bitsin bu kuru yalnızlık.Yalnızca ben olayım yüzlerce sen!..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder