1 Kasım 2009 Pazar

=Basit Şeyler=

Bişeyler ters gidiyor.Kendimi kendime bi türlü beğendiremiyorum.Lanet olsun ki kilo aldım yine.Nasıl verilir ki tekrar.Ah şu güzel kadınlar.Ne olurdu onlar gibi olsaydım.Aman olsam ne olur ki hayat boş zaten.Boş mu? Ne boşu dolu... Ne diyorum yine ya! Boş... Dolu... Güya lise arkadaşlıkları başkadır derlerdi.Yalan! Hala kimseye ısınamadım ben,yakınlaşamadım... Keşke şöyle beşil bi grubum olsaydı 4 erkeğe karşı tek hatun,ben .Kafa herifler olsaydı.Kankalarım.Beni çok sevselerdi keşke.Sahip çıksaydık birbirimize,öyle sahte olmamalıydı hiç bişey ama,herşey gerçek olmalıydı sağlam olmalıydı.Ama nerdeeeee! Kafa dengim insan yok ki hiç çevremde.Tek tabanca yaşıyorum.Şimdi dersiniz belki sen değil miydin yalnızlık güzel diyen? Evet benim.Ama lazım böyle kafa grup.Farkettiniz mi argo konuşmaya çalışıyorum ama pek beceremiyorum sanırım.Neden bu kadar iticiyim sizce?Neden hep o özendiğim olmak istediğim kızlar gibi olamıyorum?Kabul ediyorum garip bi insanım ben! Dışa dönük gibi dursamda değilim işte.Utangacım ben,çekingenim.Diğer insanlara şaşırıyorum aslında.Başka insanlardan ne kadar da kolay bişeyler istiyorlar,ne kadar da rahatlar.Bense öyle değilim.Kolay kolay hiç kimseden bişey istemem.Hayır demekte oldukça zordur hani benim için.Bu yüzden defalarca kullanılmışımdır.Ve anlatamam kolay kolay .Kendi düşüncelerin yüzünden kendime kızmışımdır hep.Kişiliğimi sanırım artık iyice kavradınız.İnsanlara mektuplar yazarım genelde,konuşmaktan daha iyi çoğu zaman.Bir insana elle tutulur bişey vermek.Siz konuşursunuz biriyle bi süre sonra unutulur.Ama bunu mektupla verirseniz tekrar tekrar okuyabilir.Sakın ' mektup mu kaldı hangi devirdesin kadın! Mail var artık demeyin.Mail de soyut sayılır.Bi süre sonra silmek zorunda kalırsınız,elinizle tutamazsınız.Ama mektup tamamen somuttur.Dokunabilirsiniz,koklayabilirsiniz,ayrıca el yazılarıda ayrı bi hoştur.Müzisyen olmak istediğimi defalarca dile getirmiştim.Bu istek konusunda bazı endişelerim var.Bazen sesimi güzel bulmuyorum.Genelde güzel olduğunu düşünüyorum.Ama bazen gerçekten hoşlanmöıyorum.İnsanlar seviyorlar ama ne biliyim bazen şüpheye düşüyorum.Keşke alto değilde soprano olsaydım diyorum.Ama yine de sesimi seviyorum.Bliyor musunuz artık ingilizce yazmak istiyorum.Ama sanırım bunu için erken :) Anlatmak istediğim ne kadar da çok şey var aslında kafamda ki kareleri bi gösterebilsem size.Belki 'çiz' onları dersiniz.Ama ressam değilim ki,yeteneğimde yok.O kadar güzel yerler geliyor ki gözümün önüne ama bilmiyorum ki yerlerini gidiyim.Herşey güzel olmaktan mı geçiyor? Evet sanırım.Ama öyle tonlarca makyajla sağlanan sahte bi güzellik olmamalı bu.Doğal olmalı,gotik olmalı.Böyle kadınlar tanıyorum.Niyetim başka insanlara güzel olmak değilKendime güzel olmak,kendimi kendime sevdirmek.Çok konuşuyorum farkındayım.Çok ve boş mu sizce?
Pencereyi açtığınızda yağmurun kokusunu almak harika,hele bide geceyse,karanlıksa ve ''Mira'' varsa... Yağmur sesiyle uyumak ve belki birilerine sarılmak,yatağınızı birileriyle paylaşmak... Uyumadan öce içilen sıcak bir çay.Sabaha karşı uyanmak saatin erken olduğunu görüp tatlı bir mutlulukla yatağınızın o derin sıcaklığına geri dönmek bir de uyanıp yalnız olmadığınız görmek belki...Sabah duymayı sevdiğim yoğun olarak tabir ettiğim kokuları duymak sıcak yatağımda...Yoğun ve laciverti anımsatan erkek kokuları...Bulutlu,rüzgarlı ve serin bir sabaha uyanmak.Uyandığınızda yanınızda sadece görmek istediğiniz kişiyi bulmak...
Rötarlı sabah kahvaltıları...Bir türlü tamamlanmayan üç noktalı cümleler..Öpme arzusu... Hiçli ve boşluk... Rüzgarde uçuşan saçlar,etekler,değişik yüzler,soğuktan pembeleşen yanaklar,özlenen adam...Sosyal olma isteği... Pazar aktiviteleri...Herkesden kaçıp yalnız kalma isteği...Yeter! Üç noktalar hep devam eder...

Şimdilik Hoşçakalın!... :)
(Bugün iki tane yazdım size kasım arşivine bakın bir yazı daha gizli tek yazı olduğuna bakmayın ana sayfamda :) :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder