17 Ağustos 2010 Salı

=Son'um Ol Emi!=

Çabalama-1:
Oturdum bir taşın üzerine düşünüyorum öyle. Aslında taşta değil oturduğum. Beton bir zemin, bir otopark belki. İlhamımı,ruhumdaki kelimeleri arıyorum arka bahçemde... Son'um olmak istedin ya bugün. Gerçi ciddiye almamalı, geyikvari bir laf sence bu. İsterdim. Son'um ol emi! Olur musun? Olmazsın!...

Çabalama-2:
Son'um ol emi! Bunu söylemek bu kadar kolay mı sana? Ya da ne kadar zor ki bunu söylemek!

Çabaladım ben, senin için değil kendim için. Yazmak için. Hala bekle diyorsun. Beklemek zor değil. Sonu yok nasılsa. Sonsuza kadar beklenebilir. Ama acele et olur mu? 19 yılın kaldı...
Arkamda yarım yarım kitaplar bıraktım, öpülmemiş kırmızı dudaklar... Arkamda seni bıraktım ben, içime aşkını aldım. Dumalrın arasında buldum ruhunu ben, elime aldım. Dudaklarımla hayat verdim... Nefesimi paylaştım. Mektuplar yazdım ve hiçbirini yollamadım sana. Kelimeler sürdüm yüzüne, adına sayfalar bıraktım. Bendeki hayalini yaktım, tekrar doğurmak kaydıyla. Her gecenin sabahında hücrelerimden doğurdum seni. Yemekler yaptım hayaline... Seversin diye. Ruhuna yedirdim. Saçmaladım, her geçen gün biraz daha ağırlaştım. İnsan bir başlık koydu mu en baştan, yazamaz bir daha. Dolduramaz başlığın altını! Yanlış yaptım. Her ne kadar küçük düşsemde sana karşı, her ne kadar sen... Zorla güzellik olmazmış bebek! Olmasında zaten. Israr etmiyorum artık, bekliyorum. Öylece... İnsan içinde umut bulamayagörsün, hemen tükeniyor ruhunun kum saatinin kumları... Kaybetmiş değilsemde umudumu, pek bir beklentim yok artık. Ah iyi niyetli varlık! Bazen bi insan sevmese bile hayatımda var olması iyidir diye fısıldamışları kulağıma. Hayatımda olman bile harika. İki lafın belini kırabilmek birlikte somut ya da soyut. Uykusuzluğumda sesini duyabilmek ara sıra. Kelimeler tükendiğinde aramızda ki sessizlik. Bu bile harika bak. Görmemen dileğiyle yazdığım için sanırım cesur belki açık olabilirim. Göğsünde uyumak isterdim son defa, ilk ve son... Anlamıyorum seni hiç. Yanmaya çalışan, son ışık damlalarıyla kendi erimişliğinin içinde hayata tutunmaya çalışan bir mum gibiyim. Kırmızı bir mum. Sen siyahsın ve... Belki hiç yakmıyorsun ışığını bana doğru. Yolumu kaybediyorum, boş hayaller aldatıyor beni. Artık hayal bile kurmuyorum. Arada bir işte... Odamı fotoğraflarınla donatabilsem keşke, ama ne haddime. Son'um olmak istemiştin ya, hani öylesine de olsa. Şimdi ben bunu senden gerçekten istiyorum. Son'um ol emi! Son'um ol ve öldür beni yavaşça, ansızın mumlu bir gecede... Kesif bass seslerinle... Buldum! En iyisi sen gel sonum ol benim. Parmakların öldürsün usulca... Severim onları... Narin parmakların ve seni... Yazı bekleyelim yeniden, üşüyerek... Bi'şey değişmesede bekleyelim bass boy... En iyisi karanlık bi gece de, usulca son'um ol emi!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder