Hayatımım yaşayıp yaşayabileceğim en eğlenceli günlerinden biriydi bugün. Ceyl'an Ertem'le Morina stidyosunda buluştuk. İlk önce İstiklal Cadde'nin o büyüleyici havasında kahvaltı yaptık. Güzel sobetti doğrusu. Kahvaltı sonrası İstiklal Caddesi'nin büyüsü içinde stüdyoya doğru yola koyulduk. Aniden durdu Ceyl'an. Mor neonlu 'masal perisi' adında ki şirin mi şirin mağazanın önünde. -Gel benimle. dedi.
İçeri adım adım atmamızla sanki bir masalın içinde buluvermiştik kendimizi. Rengarenk ışıkların altında, iyiler, kötüler, yeşiller ve maviler...
-Ne yapıcaz ki burda? diye sormaya çabalarken ben, bir peruk alıyor eline ve bir tane dah derken oluvariyor 6 peruk. Mor, mavi, siyah, kırmızı, yeşil ve herhangi bir renk. Önemsiz. Boyalar alıyor. Birkaç önemsiz artıntı. Kasada buluyoruz kendimizi bir yığın şey elimizde, saat sabah 9 ve ruhumuz rengarenk.
Ellerimizde ruhumuz gibi rengarenk, parlak paketlerle yeniden İstiklal'e bıraktık kendimizi ve saat 9.23 civarında stüdyoya ulaştık. 5 dakika kadar çene çaldıktan sonra nefes egzersizleriyle işe başladık. Ciddi bir çalışma değildi aslında eğlence lsun diye yapılmış birşeydi bizimki. Nefes egzersizlerinin ardından mikrofonun başına geçtik. Çeşitli sesler denedik. Yarım yamalak şarkılar söyledik. Seslerimizi uyuşturduk. Murat geldi sonra, geçti bass'ının başına. Bass tınıları ve ses renkleri çarptı duvarlara. Çarptıkça ağlendik biz. Açıldı rengarenk parlak paketler, masal perisi'nden gelmeler... Teker teker denedik perukları. Boyadık yüzlerimizi... Siyah saçlı şeytansı ben. Ceyl'an melek olduğumu söyler. Mor saçlı perimsi Ceyl'an... Şeker perisi derim ona... Tabi bir de esin peri'm... Mavi saçlı komik murat. Boyandık en güzel renklere, giyindik en parlak ve frapan olanları bedenlerimize... Kahkahalarımız çarptı duvarlara ve sonra yeniden şarkılar. Ses renklerimiz boyadı her yanı. Ne güzel gündü... Saat 4'e doğru normal hallermize döndük. Günün sonu geldi bizim için. Murat 32te terk etmişti bizi. Yine kalmıştık şeker esin perimle... 4.30 gibi yeniden Murat geldi bizi aldı. 2 saat daha birlikte vakit geçirdik. Kahve içtik. Sahile indik. Sonra ayrıldık işte. Gün bitti.
Anti-parantez: Saat 4. Yani akşam üzeri dört hep içimi bir sıkıntıyla kasmıştır. Sevmem dört'leri akşam üzeri. Atrılık vakti demektir dört, bitiş demektir ve buruktur işte.
Ceyl'an Ertem'e bu güzel gün için çok teşekkür ederim. Aynı zamanda Murat'a da tabiki İyiki varsınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder