4 Nisan 2013 Perşembe

=Kırıklığımın Nedeni=


Nerden başlasam bilmiyorum. Karnım aç ve git gide kırılıyorum biraz daha. Günden güne eriyorum adeta. İçimi kemiriyor, sevgisizlik sancısı. Büyümenin yan etkileri bunlar belki. Kirlenmenin belirtileri… Günden güne daha da siyaha boyanıyorum. Dibe çöküyorum. Düştükçe ellerimi uzatıyorum yukarda kalanlara. Umutla bakıyorum gözbebeklerine, ellerini uzatmalarını beklerken, onlar bedenime dokunuyorlar. Canımı yakıyorlar, umursamıyorlar. Sahte, iğrenç öpücükler konduruyorlar dudaklarıma. İtmek istiyorum onları lâkin ‘hayır demeyi bilmiyorum.’ Yeniliyorum. Çarparak düşüyorum yere. Arkalarına bakmadan çekip gidiyorlar. Bilmiyorlar beni, duymak istemediklerinden belki. Ve öylesine biri oluveriyorum. Ne zaman düşsem, sarılacak birin arıyorum. Sev beni. Sarıl bana. Yanaklarıma dokun. Kimseye verme beni. Koru. Duymuyor ya da ben söyleyemiyorum. Kim bilir?

Adam, çok güzel gülüyor. Oysaki o da acıtıyor. Yukarı çekmek yerine, aslında o da dokunmak istiyor. Umursamıyorum. Her ne şekilde olursa olsun tek bir adam her şeydir. Hele bir de dünyanın en güzel gülen…

Sus kadın!

Gözlerini kapat ve hayal kur:

‘’Ne kadar da seviyor senin yüzünü. Elleri ne de güzel. Nasıl da güzel kavrıyor o eller yüzünü, kırmaktan korkarak. Nasıl da sarılıp bağrına basıyor seni. İçinde canını yakmanın korkusuyla ve ne güzel de gülüyor!’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder